Kadıköy’de Cesaretin Güzelliği – Travesti Bireyin Zarafeti
İstanbul’un en renkli semtlerinden Kadıköy, bu kez bir sanat etkinliğiyle değil, bir insan hikâyesiyle gündeme geldi. Renkli sokakları, özgür ruhu ve kendine has kültürüyle bilinen bu semtte, travesti bir bireyin zarafeti ve özgüveni yerel halkın kalbinde yer etti.
Bir Akşam, Moda Sahili’nde
Haberin çıkış noktası, geçtiğimiz hafta Moda sahilinde yapılan açık hava müzik etkinliğiydi. Güneş batarken, kalabalığın arasında kırmızı elbisesiyle dikkat çeken bir kadın yürüyordu. İnsanlar dönüp bakmadı, sadece gülümsedi. Çünkü Kadıköy’de farklılık artık bir merak değil, yaşamın doğal parçası.
O kadın, Ayla. 33 yaşında, tiyatro tutkunu bir travesti birey. O akşam sahil kenarında arkadaşlarıyla otururken, çevresindeki insanların pozitif yaklaşımı onu duygulandırmış.
“Yıllarca gözlerden kaçtım” diyor. “Ama Kadıköy bana hep cesaret verdi. Artık kaçmıyorum. Sadece olduğum gibi yaşıyorum.”
“Cesaret Güzellikten Daha Gerçek Bir Şey”
Ayla, son aylarda Kadıköy’de açılan küçük bir sahne grubunda gönüllü olarak sahneye çıkıyor. Oyunlarında kimlikten, özgürlükten, insan olmanın ağırlığından bahsediyor. Seyirciler arasında kimi onu tanıyor, kimi ilk kez görüyor. Ama her performansın sonunda ayakta alkışlanıyor.
“Benim güzelliğim makyajımda değil, korkmadan duruşumda,” diyor Ayla. “Cesaret, bence güzelliğin en samimi hali.”
Kadıköy’ün Farklılıkla Barışık Ruh Hali
Kadıköy uzun süredir İstanbul’un en açık fikirli bölgelerinden biri olarak biliniyor. Travesti bireylerin, sanatçıların, gençlerin ve alternatif yaşam tarzlarını benimseyen insanların birlikte yaşadığı bu semtte, her köşe bir hikâyeye ev sahipliği yapıyor.
Bir sokak esnafı, “Artık kimse kimseye karışmıyor. Kadıköy’de herkesin kendine ait bir alanı var. O kadınları sık sık görürüz, selamlaşırız. Bize göre herkes insan,” diyor.
Zarafet, Sadece Görünüşte Değil
Bu hikâyenin asıl etkileyici yanı, bir güzellik algısını değil, bir varoluş biçimini anlatması. Travesti bireylerin yıllardır maruz kaldığı önyargılara karşı, Ayla’nın zarif duruşu sessiz ama güçlü bir tepki gibi. Moda’da yürüyen insanlar artık farkında; birinin gülüşü, bir başkasının cesaretidir.
Ayla, sözlerini bitirirken denize bakıyor:
“Ben bu şehirde saklanmadan yürüyebiliyorsam, demek ki umut hâlâ var. Kadıköy bana bunu öğretti.”
Bir Semtin Hikâyesi, Bir Kadının Cesareti
Kadıköy’ün sokakları her gün binlerce insana ev sahipliği yapıyor. Fakat bazen tek bir kişi, bir semtin ruhunu özetliyor. Ayla’nın hikâyesi de onlardan biri.
Zarafetin, sessiz gücün ve insan olmanın hikâyesi.
Kısacası, Kadıköy’de cesaret artık bir güzellik biçimi.
Yer: Moda Sahili, Kadıköy
Konu: Cesaret, görünürlük ve insan olmanın zarafeti
Röportajı yapan: Gazeteci Ebru Karan
Moda sahilinde hafif bir rüzgar esiyor. Gün batımı denizi turuncuya boyamış, sokak müzisyenleri fonda yumuşak bir ezgi çalıyor. Masanın karşısında oturan Ayla, uzun saçlarını geriye atıp gülümsüyor. Kırmızı elbisesinin içinde kendinden emin, ama gözlerinde derin bir dinginlik var.
Gazeteci: Ayla, Kadıköy senin için ne ifade ediyor?
Ayla: Kadıköy benim nefes aldığım yer. Bu şehirde kim olduğumu gizlemeden yürüyebildiğim tek semt diyebilirim. İnsanlar burada farklılıklara alışkın. Kimse dönüp bakmıyor, herkes kendi halinde. Bu bile büyük bir özgürlük.
Gazeteci: Senin hikayen yerel basına “travesti bireyin zarafeti” başlığıyla yansımıştı. Ne hissettin o manşeti görünce?
Ayla: İlk başta şaşırdım, sonra gülümsedim. Çünkü zarafet sözcüğünü genelde bizimle bağdaştırmazlar. Ama ben yıllardır şunu söylüyorum: Zarafet sadece görünüşte değil, hayatta kalma biçiminde de gizli. Biz her gün dimdik durarak zarafeti yeniden tanımlıyoruz.
Gazeteci: Kadıköy halkının seni bu kadar benimsemesi sence neden?
Ayla: Samimiyet. Ben kimseye bir rol oynamıyorum. Sabah markete gidiyorum, akşam sahilde yürüyorum. İnsanlarla selamlaşıyorum. Zamanla alışıyorlar. İnsan tanıdıkça önyargısı azalıyor. Kadıköy’de bunu çok net hissediyorum.
Gazeteci: Travesti birey olmanın seni en çok zorladığı an neydi?
Ayla: En çok yalnız hissettiğim anlarda zorlandım. Çünkü toplum bazen seni görmezden geliyor. Ama sonra fark ettim, yalnızlık korkulacak bir şey değil. Kendinle barıştığında dünya yavaş yavaş sana kapılarını açıyor.
Gazeteci: Senin için cesaret ne demek?
Ayla: Cesaret, her sabah aynaya bakıp “bugün de kendim olacağım” diyebilmek. Bunu bazen makyajla, bazen bir gülüşle yapıyorsun. Ama her seferinde içinden bir parça güçleniyor. Güzellik geçici, ama cesaret kalıcı.
Gazeteci: Günlük hayatında insanların yaklaşımları nasıl?
Ayla: Artık çoğu dostça. Eskiden sessiz bakışlar olurdu, şimdi “günaydın” diyenler çoğaldı. Geçen gün yaşlı bir teyze yanıma geldi, “senin enerjin güzel kızım” dedi. O kadar içten söyledi ki, bir insanın içini ısıtıyor.
Gazeteci: Gelecek için planların neler?
Ayla: Küçük bir sahne kurma hayalim var. Hikâyemi sanatla anlatmak istiyorum. Belki tiyatro, belki müzik… Kadıköy’de bir gün kendi sesimle var olmak, benim için büyük bir adım olurdu.
Gazeteci: Son olarak, Kadıköy’e ve seni tanımayanlara ne söylemek istersin?
Ayla: Korkmadan yaşayın. Kimin ne düşündüğünü bir günlüğüne bile önemsemeyin. Çünkü hayat kısa ve insan ancak kendiyse huzurlu. Kadıköy bunu bana öğretti. Cesaret bazen sadece bir adım atmak, bazen de sessizce gülümsemek demek.
Gazeteci not defterini kapatıyor, sahilden hafif bir meltem geçiyor. Ayla, denize doğru bakarken bir cümle daha ekliyor:
“Benim hikâyem sadece benim değil. Her gülüşle biraz daha değişiyor bu şehir.”




Yorum gönder