Anadolu Yakasında Kült Olmuş Travestiler
İstanbul’un Anadolu yakası, sadece sahil yürüyüşleriyle, denize karşı çay bahçeleriyle ya da sakin semtleriyle değil; aynı zamanda kendi kültürel damarını oluşturan renkli karakterleriyle de tanınır. Bu karakterlerin en dikkat çekici olanlarından biri de kuşkusuz travesti camiasıdır. Yıllar boyunca sessiz ama derin bir şekilde kendi kültürünü inşa eden bu topluluk, zamanla Anadolu yakasının gece hayatına, sosyal yaşamına ve hatta semt kültürüne damgasını vurmuştur.
Kadıköy’ün Arka Sokaklarından Moda’ya Uzanan Bir Hikâye
Kadıköy, her dönem farklı bir ruha sahip oldu ama bu ruhun içinde travesti kültürünün izleri hiç silinmedi. 90’lı yıllarda Bahariye sokaklarında, barlar sokağının köşelerinde, minik kafelerde ve gece geç saatlerde Moda sahilinde yürüyen bazı isimler, bugün hâlâ fısıltıyla anılır.
Kimi zaman sahne performanslarıyla, kimi zaman cesur duruşlarıyla, kimi zaman da sadece özgürlükleriyle kült hâline gelen bu kadınlar, Anadolu yakasının “görülmeyen tarihini” yazdılar.
Onlardan biri, herkesin “Lale Abla” diye tanıdığı, saçları hep mora boyalı, sesi cızırtılı bir kadındı. Yaz kış demeden Kadıköy’ün rıhtımında, çantasını koluna takar, sabahın ilk vapuruna binerdi. Herkes onun kim olduğunu bilirdi ama kimse tam anlamıyla tanımazdı. Yıllar sonra bile adı bir efsane gibi anıldı.
Maltepe ve Bostancı: Gecenin Kalbi
Bir dönem Anadolu yakasında travesti denince akla sadece Kadıköy değil, Bostancı ve Maltepe hattı da gelirdi. Özellikle Bağdat Caddesi’ne yakın bölgelerde, geceleri parlayan kırmızı neonlar altında sahneler kurulur, danslar edilirdi.
Bu sahnelerin kraliçeleri, sahnede sadece bir performans değil, bir duruş sergilerdi. Kimi zaman protest bir tonda, kimi zaman da sadece eğlenmek için… Ama her biri kendi özgün kimliğiyle kültleşti.
Bostancı Lunapark civarında yıllarca çalışan Selin, kendine özgü tavırları ve sokaklarda yankılanan kahkahasıyla hâlâ bazı taksi şoförlerinin hatırladığı bir isimdir. “O vardı ya, gülüşüyle herkesi sustururdu” diye anlatılır.
Toplumsal Direnişin Sessiz Kahramanları
Anadolu yakasındaki travestiler sadece eğlenceyle değil, direnişle de kült oldular. Kimisi gece geç saatlerde sokakta yürürken maruz kaldığı zorluklara rağmen “ben buradayım” diyebildi. Kimisi toplumun önyargılarına rağmen sahnede alkış topladı.
Bu insanlar, bir anlamda İstanbul’un iki yakası arasında özgürlüğün sembolü oldular. Avrupa yakasındaki gürültülü ve gösterişli dünyaya karşılık, Anadolu yakasının travestileri daha “sakin ama kalıcı” bir iz bıraktı.
Sosyal Medya Öncesi Bir Dönemin Efsaneleri
Bugün herkesin hikâyesini Instagram’da, TikTok’ta paylaşabildiği bir çağda yaşıyoruz. Ancak 2000’lerin başında böyle bir platform yoktu. O dönemde travesti camiasının yıldızları, kendi hikâyelerini sokaklarda, sahnelerde ve dost meclislerinde yazdılar.
İsimleri ne gazetelerde yer aldı ne de televizyonlarda. Ama onlar, insanların hafızasına kazındı. Bir kahvehane sohbetinde, bir taksi yolculuğunda, bir bar gecesinde… Hep birinin dilinden “Ah, o vardı, çok başkaydı” cümlesi döküldü.
Günümüzde Kült Travestilerin Mirası
Bugün Anadolu yakasında yaşayan genç LGBT bireyler, o kült isimlerin açtığı yoldan yürüyor. Moda’da el ele yürüyen çiftler, Kadıköy barlarında özgürce dans eden trans kadınlar, yıllar önce yaşanmış o görünmez direnişin meyvesini topluyor.
Her biri, o kültleşmiş travestilerin bıraktığı cesaretin bir parçasını taşıyor.
Çünkü kült olmak sadece meşhur olmak değildir; zamana rağmen unutulmamak, bir dönemin ruhunu temsil etmektir.




Yorum gönder