Kadıköy’de Eskidostlar Meyhanesinde Hasbihal
İstanbul’da öyle mekânlar vardır ki, kapısından içeri adım attığınız anda zaman biraz yavaşlar. Eskidostlar Meyhanesi işte tam da böyle bir yer… Kadıköy’ün ara sokaklarından birinde, tabelası biraz eskimiş ama ruhu dipdiri duran bu meyhanede oturup bir kadeh kaldırdığınızda, kendinizi sadece içki içiyor değil, hayatla hasbihal ediyormuş gibi hissedersiniz.
Eskidostlar’da Her Sandalyenin Bir Hikâyesi Var
Ahşap masalar eski, ama üzerlerinde yeni hatıralar birikiyor sürekli. Bir masada iki eski sevgili susarak konuşuyor, diğer masada lise arkadaşları kahkahalarla geçmişi yad ediyor. Arka fonda Zeki Müren’den “Şimdi Uzaklardasın” çalıyor, karışıyor bardak seslerine. İçeri giren herkes bilir ki burada sessiz kalmak bile bir anlatma biçimidir.
Meyhane Müzik Gibi, Sohbet Ritim Gibi
“Bir duble daha koyalım mı?” diyor garson, yüzünde zoraki olmayan samimi bir gülümsemeyle. Bir yanda balık yanına kavunlar diziliyor, diğer yanda sigara dumanı gecenin tüm hikâyelerini süzüyor. Üçüncü kadehle birlikte çözülen diller, belki bir zamanlar anlatılamamış acıları masaya döküyor, belki yıllardır söylenememiş bir teşekkür ya da bir özür, nihayet dudaklardan dökülüyor.
Hasbihal dediğin şey, burada rakının yanında değil, yüreğin içinde dönüyor. Kimse kimseyi tam olarak dinlemiyor belki ama herkes anlaşıldığını hissediyor. Ve bazen sadece birine eşlik etmektir sohbet; tam da Eskidostlar’ın yaptığı gibi…
Kadıköy’ün Gizli Köşesi, İstanbul’un Yitik Zamanı
Meyhane denen şey sadece içki içilen yer değil; yaşanmışlıkların, vedaların, barışmaların, kabullerin sahnesidir. Eskidostlar’da bu yaşanmışlık duvarlara sinmiş. Kimi zaman bir ayrılığın acısı duyulur bardaklarda, kimi zaman bir kavuşmanın sevinci.
Ama her seferinde, masadan son kalktığında, bir dahaki gelişini aslında şimdiden planladığını fark edersin. Çünkü burası sadece bir meyhane değil; dertlerin gölgesine arkadaş olan bir köşe, gönlün soluklandığı bir sığınaktır.




Yorum gönder