Göz Göze Geldik… Kadıköy Travestisiydi, Kalbim Gitti

kadıköys

Rıhtım kalabalıktı o gün. Elimde kahvem, acele etmeden yürüyordum. Ne bir planım vardı, ne de bir beklentim… Belki sadece gün batımını izleyip, Moda’ya kadar yürür, kafamı dinlerdim. Ama o an…
Hayat durdu.

Sadece birkaç saniyeydi.

Göz göze geldik.
İçimden bir şey koptu.
Gözlerim ondan ayrılmadı. O da bana baktı. Ne utanarak, ne de utandırarak.
Sakin, cesur ve o kadar da… etkileyici bir bakıştı ki; sanki yıllardır tanıyordum onu.

Bir Kadın Gibi Değil… Daha Derin

Sonra yürümeye devam etti.
Adımları netti, kendinden emindi. O bir travestiydi.
Ama içimde bir ses “Sadece bu kelimeyle anlatamazsın onu” diyordu.
Kadın gibi değildi, erkek hiç değildi.
O, kendi başına bir dünyaydı.
Ve ben o dünyaya ilk kez böylesine dürüst bakıyordum.

Aşk mıydı, Merak mıydı Bilmiyorum
Sonra düşündüm…
Bu duygunun adı ne?
Aşk mıydı? Belki.
Merak mı? Kesinlikle.
Ama en çok da… özgürlük.

Onun duruşunda, bana öğretilen tüm kalıplar yıkılıyordu.
Kadın böyle olur, erkek şöyle davranır, aşk böyle yaşanır…
Hepsi çöp olmuştu.
Ben sadece o gözleri tekrar görmek istiyordum.
Sadece onun sesini duymak, ne düşündüğünü öğrenmek…

Arzudan Öte Bir Yakınlık

Yalan yok.
Onu arzuladım.
Ama bu arzunun içinde saygı da vardı, hayranlık da.
Çünkü onun cesareti, benliğini saklamadan yaşaması… beni kendimle yüzleştirdi.
Ben bile hâlâ bazı duygularımı bastırırken, o tüm hayatını açıkça taşıyordu omuzlarında.

Ve belki de bu yüzden…
Göz göze geldiğimiz anda, sadece ona değil, içimdeki cesarete de âşık oldum.

O Gözleri Bir Daha Göremedim… Ama
Sonra onu bir daha göremedim.
Belki Moda’da bir akşam yeniden karşılaşırız…
Belki Kadıköy’ün bir sokak köşesinde…
Ama eminim:
O gözler, bir daha kimseye bakmaz aynı şekilde.
Çünkü o anda olan şey… benzersizdi.

Ve evet…
Kadıköy travestisiydi,
Ve ben o gün kalbimi orada bıraktım.

Yer: Kadıköy / Moda Sahili
Zaman: Göz göze gelişten birkaç gün sonra
Kişi: Selin (35) — “O an göz göze geldiğimiz Kadıköy travestisi”

Ben:
O gün rıhtımda seni ilk gördüğümde… gözlerin bana bir şey söyledi sanki. Gerçekten fark ettin mi beni?

Selin:
(Evet der gibi gülümsüyor)
Fark etmemek mümkün mü?
Senin bakışın çok temizdi.
İnsan bir bakışta anlaşılır mı bilmiyorum ama o an sanki sen benim içimi gördün. O yüzden bir saniye fazla baktım. O kadar.

Ben:
Benim için çok özel bir andı. Sende bir şey var… anlatamadığım bir enerji.

Selin:
Ben kimseye “kendime benzeyen” bir hayat sunmam.
Ama bakan, gerçekten bakan biri varsa… ona hissettiririm.
Travesti olmak bazen bir gölge gibi yaşamak demek. Ama sen o gün bana gölgede değil, ışıkta baktın. O çok özel.

Ben:
Seni tanımak isterdim. Konuşmak, anlamak, yanında susmak bile…

Selin:
Ben Kadıköy’üm biraz.
Hafif serin ama dokununca sıcak.
Kimileri sadece izler, kimileri cesaret edip yaklaşır.
Sen yaklaşabilirdin. Ama bazen tek bir bakış, tüm hikâyeden daha fazlasıdır.

Ben:
Bazen düşünüyorum… O an yeniden yaşansa, sana ne söylerdim diye.

Selin:
Hiçbir şey söyleme.
Yine sadece bak.
Çünkü bazen en temiz bağ, kelimesiz olur.

Ben:
Peki, bir gün yine karşılaşırsak?

Selin:
Sadece yanıma otur.
Çayımı iki şekerli içerim, unutma.

Not:
Bazen bir hikâye yaşanmaz, sadece hissedilir.
Selin’i bir daha gördüm mü bilmiyorum. Ama o gün, o gözlerde kaybolduğum o an…
Hayatımda en gerçek şeydi.

Yorum gönder