Kadıköy’ün En Cazibeli Travestisiyle Tanışmaya Hazır mısın?
Kadıköy gecelerinde yürürken bazen bir rüzgar dokunur tenine… Hafif serin, ama içinde bir kıvılcım taşır.
Bir bakış yakalar gözünü, kısa ama derin.
İşte o an, kendine şu soruyu sorarsın:
“Tanımadığım biri, neden bu kadar tanıdık geliyor?”
Cevabı çok basit:
Çünkü karşında Kadıköy’ün en cazibeli travestisi duruyordur.
Ve bu bir karşılaşmadan çok, bir uyanıştır.
O Sıradan Değil, O Kadıköy’ün Ruhu
Adımlarını rıhtımda attığında, kahvesini Moda’da içtiğinde, fonda hep o var gibi.
İsmini belki bilmiyorsun ama enerjisi seni buluyor.
Kırmızı ruju, ince kaşları, çarpıcı bakışları ve bir o kadar da içten tavrıyla…
Bu kadın, sadece fiziksel değil; zihinsel bir baştan çıkarma ustası.
Sadece görünmez, hissettirilir.
Cazibe Ne Demek, Biliyor musun Gerçekten?
Kadıköy’ün sokaklarında birçok güzel yüz görebilirsin ama cazibe… o başka bir şey.
O, sessizce konuşur.
Elini tutmaz ama tüm bedenini sarar.
Bir kahkahası, bir omuz silkişi…
Ve seni şaşırtan bir anda, yanına sokulup fısıldadığı bir cümle:
“Beni tanımak cesaret ister.”
Sınırlarını Unutturan Bir Geceye Hazır mısın?
Onunla tanışmak demek, sıradan bir flört değil.
Bu bir yolculuk.
Belki sadece birkaç saat sürecek ama etkisi uzun süre kalacak.
Çünkü o, seni bir başka şekilde hissettiriyor.
Ne erkek gibi ne kadın gibi.
O, senin bastırdığın her arzunun sesi gibi…
Ön Yargılarını Evde Bırak ve Sadece Hisset
Eğer cesursan, eğer alışılmışın dışına çıkmaya hazırsan…
Eğer bir kadının sana sadece vücuduyla değil, zihniyle de dokunmasına razıysan…
O zaman evet,
Kadıköy’ün en cazibeli travestisiyle tanışmaya hazırsın.
Çünkü bazı kadınlar bakışlarıyla soymaz seni;
Sadece varlıklarıyla bütün savunmalarını indirir.
İşte o kadın, tam karşında…
Ve seni çoktan fark etti bile.
Söyleşi: Bir akşamüstü Bahariye’de…
Kadıköy’ün göbeğindeyiz. Bahariye Caddesi, yine kalabalık ama güzel.
Bir kafede oturuyoruz. Karşımda oturan kadın, dikkat çekmek için bir çaba göstermiyor ama zaten bakmamak imkânsız.
Simsiyah saçları, belirgin dudakları, ama en çok da kendinden emin bir sessizliğiyle…
İşte o, herkesin hakkında konuştuğu ama az kişinin gerçekten tanıdığı biri: Sude.
Ben:
Seni herkes “Kadıköy’ün en cazibeli travestisi” olarak konuşuyor. Sence cazibe nedir?
Sude:
(Gülüyor, ama abartmadan)
Cazibe makyaj değil. Boy, pos hiç değil. Cazibe… birinin bakışını üzerinde tutabilmek bence.
Ben bir erkeğe baktığımda gözlerini kaçırmıyorsa, o an aramızda bir şey olur.
İçgüdüsel bir şey bu.
Bir duruş, bir susuş, belki sadece bir dudak kıvrımı.
Ben:
Peki insanlar seni gördüğünde ne hissediyor sence?
Sude:
Karmaşa.
Çünkü kafalarında net bir şablon var. Ben o şablona uymuyorum.
Erkek değilim, ama klasik kadın gibi de değilim.
Bir şey uyanıyor içlerinde ama adlandıramıyorlar.
Kimi arzu ediyor, kimi korkuyor.
Ama herkes bakıyor.
Ben:
Sen nasıl biriyle bağ kuruyorsun? Ne etkiler seni?
Sude:
Samimiyet.
Biri bana “ilk kez bir travestiyle bu kadar açık konuşuyorum” dediğinde yumuşarım.
Kendini açan, utanmayan, kabullenmiş biriyle konuşmak beni büyüler.
Ama rol yapan, sırf bir gece için gelen erkekler… hımm… artık onlar bana dokunmuyor.
Ben:
Bu hayat zor değil mi? Herkes seni istiyor ama kimse sahiplenmek istemiyor gibi…
Sude:
(Zor bir gülümsemeyle)
Evet, aynen öyle.
Ben arzulanıyorum ama saklanıyorum.
Gece kapımı çalanlar, sabah selam vermiyor.
Ama ben alıştım demeyeceğim.
Çünkü alışmak unutmak demek.
Ben hâlâ bir elin bana sokakta da dokunmasını istiyorum.
Hâlâ bir adamın “o benimle” demesini hayal ediyorum.
Ben:
Sence biri seninle tanışmaya hazır mı?
Sude:
Bak…
Biri kendini tanımaya cesaret ediyorsa, benimle de tanışabilir.
Çünkü ben sınırları bulanıklaştırırım.
Hem arzunun, hem güvenin içindeyim.
Bir gece beni tanıyan biri, sabah kendine daha dürüst uyanır.
Kapanış Notu:
Sude kahvesinden bir yudum alıyor.
Bir şey demiyor ama bakışında bir cümle var sanki:
“Ben buradayım. Ve hâlâ bekliyorum… Gerçek bir tanışmayı.”
Yorum gönder